19 Ekim 2015 Pazartesi

Ekim Ayında Yapılacak Sınavlar

Ekim ayında sınav yapılacak dersler Türkçe, matematik, fen bilimleri

*Tüm bu derslerin konuları üniteler halinde ayrılmış.

*Her ünite bittiğinde, o üniteyle ilgili sınav yapılacak.



1. Sınav Tarihleri

26 Ekim 2015- Fen bilimleri sınavı(1. Ünite)


28 Ekim 2015-Türkçe sınavı(Sınavdaki konular: 5N1K, noktalama işaretleri, harf bilgisi, hece bilgisi, okuduğunu anlama,özel isimlerin yazılışı)


30 Ekim 2015-Matematik sınavı(1. Ünite)












18 Ekim 2015 Pazar

Çocuklarımıza okumayı nasıl sevdirebiliriz?


"Günde 50 sayfadan az okumuyorum. Bazen çok daha fazla okuyorum. Mesela ‘Siyah Lale’ adlı kitabı elime aldım ve bırakamadım; 120 sayfalık kitabı bir oturuşta bitirdim. Şu ana kadar 500’ün üzerinde kitap okudum. Haftada, kitap ince olursa on, biraz kalın olursa iki-üç adet kitap okuyorum. Konusu serüven ve türü hikâye olan kitapları daha çok seviyorum ve okuyorum."

Bunları söyleyen ilkokul beşinci sınıf öğrencisi Cem Tabak... Okuma-yazmayı öğrenir öğrenmez "okuma"ya başlamış. Öğretmenleri arkadaşlarıyla birlikte onu her hafta kütüphaneye götürüyormuş. Annesi de iyi bir okuyucuymuş, babası ise ısrarları üzerine her akşam "okuma saatleri"ne katılıyormuş.

Eğitimci-yazar Ali Karaçam’ın kaleme aldığı "Okumayı Sevenler ve Sevdirenler: Türkiye’nin Kardelenleri" isimli kitapta daha pek çok örnek bulmak mümkün.


Çocuğumuz okumayı sevmiyor mu?

"Ağaç yaşken eğilir" meramımızı en iyi anlatan atasözlerinden... Kitapla iç içe olan, okumayı seven ve bulduğu her fırsatta okuyan çocuklar geleceğin aydınlık yüzleri... Bunların varlığını bilmek bile bizleri rahatlatıyor.

Her anne baba çocuğunun çeşit çeşit kitaplar okumasını, hayata hazırlanırken birçok şeyi öğrenmesini ister. Kendi okumasa bile, onun okuması, öğrenmesi için elinden geleni yapar. Kitap fuarlarında kendisi için kitap almayan ama çocuğunun istediği kitapları paket paket alan ebeveynlere rastlamıyor muyuz?

Peki, şuna ne demeli? Eve tonlarca kitapla geliyoruz; rengârenk, çeşitli ebat ve türde pek çok kitabı paraya kıyıp alıyoruz, ama çocuğumuz okumuyor! Evde saatlerce televizyon izliyor, bilgisayarla oynuyor, ama bırakın okumayı derslerini bile yapmaktan aciz!


Okumaya kendimizden başlamalıyız

Çocuklarımıza okumayı sevdirmek istiyoruz; peki ya biz "okuyan" bir anne-baba mıyız?

Eğer çeşitli sebeplerden dolayı okuma alışkanlığı edinememiş veya okumaya vakit bulamadığınızı söyleyen birer yetişkin iseniz önce kendinizden başlamanızı tavsiye ederiz. Çünkü "kendi nefsini ıslah edemeyen, başkasını ıslah edemez", hele en yakını olan çocuğunu asla... 

Her gün uyumadan önce 5 dakika bile olsa kitap okumayı alışkanlık haline getirebilirsiniz.

Velhasıl hastalıkta sağlıkta, otobüste kuyrukta, evde iş yerinde, her fırsatta kitap okuyabilirsiniz. Çocuğunuzun bu okumalardan etkilenmeyeceğini kim söyleyebilir?

Çocuğumuza okumayı nasıl sevdirebiliriz?

Öncelikle yaklaşım tarzımız çok önemli. En güzel yaklaşım tarzı güzel örnek olmaktır. Anne-baba olarak, her gün bir gazeteye göz atıyor musunuz? En az bir dergiye abone misiniz? Elinize daha çok kitap mı yoka TV’nin kumandasını mı alıyorsunuz? Kitapçılara uğruyor musunuz? Yatağınıza veya bir köşeye kurulup keyifle kitap okuyor musunuz? Arkadaşlarınıza ve dostlarınıza kitap hediye ediyor musunuz? Unutmayalım, çocuk ne görürse onu yapar.

Kitap okuyanları örnek gösterin

Çocuklara çevrenizden okuma konusunda güzel örnek olacak insanları gösterin, öyle insanlarla yakın ilişki kurun. Onlara büyük insanların hayatlarını okuyun, okutun, anlatın.

Çocuğunuza faydalı ve büyük bir hedef vermeye çalışın. Varsa bir ideali onu ortaya çıkarın. Bu ideal ve hedefle okuma arasındaki bağlantıya vurgu yapın. Okumanın hayattaki yerini gösterin. Okuyanla okumayanın farkını örneklerle ortaya koyun. Ama onların bir çocuk olduğunu asla unutmayın; kendi çocukluğunuzu gözünüzün önüne getirin ve onlara aşırı derecede yüklenmeyin.


Kitabı ona okutup dinleyin

Çocuğa okumayı sevdirmek için, sevdiği konuları tespit ederek o alanlarla ilgili kitap ve yazılardan bahsedin, okuyun ve bizzat kendisine okutup dinleyin. Bizzat ona okutmak ve okuduğunu dikkatlice dinlemek çocuğa eğlenceli gelecek, kendisine verilen değeri gösterecektir ve okumayı sevecektir.


Ders dışı kitaplar okutun

Derslerden bıkkınlık geldiğinde nefes alması için eline, zihnini dinlendirecek, zevkle okuyabileceği ders dışı bir kitap almasını tavsiye edin. Bıkkınlık hissi dağılıp bir süre sonra taze bir kuvvetle derslerine başlayacağı gibi bu arada okuma sevgisi ve alışkanlığı da gelişecektir. Burada "Önce dersini bitir" komutuyla ders dışı kitap okumasına izin vermemek çok yanlış bir yaklaşımdır. Dersi ihmal etmemek kaydıyla, ders dışı kitap okumalara izin vermeli; roman, hikâye, gazete, dergi gibi yayınları okumaya teşvik etmelidir.


Takdir ve teşvik edin

Okumada teşvik ve yönlendirmeyi, çocuğun yaşını, psikolojisini, yapısını, zekâ, ilgi ve kültür seviyesini göz önüne alarak, duygularını da işin içine katabilecek şekilde ve en uygun olduğunu sandığınız bir zamanlamayla yapın. 

Çocuğa takdirlerinizi açık bir şekilde bildirin. Çocuk kendi halinde kitap okurken, arada kısa, teşvikkâr cümlelerle iltifat edin. Örneğin anne ev işlerini yaparken, çocuğun oyalanması için çizgi film seyrettirmek yerine, teşvik ve iltifatlarla "İş yaparken bana kitap okur musun?" diyebilir.


Harçlığın bir kısmı kitaba

Çocukları, harçlıklarının bir kısmını kitaplara harcamak için teşvik etmenin de ayrı bir önemi vardır. Yazar Yaşar Nabi Nayır, "Okuma sevgisi bende çok erken yaşlarda başlamıştı. İstanbul’da 9-10 yaşlarında bir yandan okula giderken, bir yandan da her hafta biriktirdiğim harçlığı köşe başındaki aktardan Nat Pin Kerton kitapları, çocuk dergileri almaya harcardım" diyor.


Çocukla fikir alışverişinde bulunun

Çocuğa fark ettirmeden onu okumaya yönlendirecek kısa yazılar bulup okutun ve görüş alışverişinde bulunun. Biriyle konuşurken, çocuğun duyduğunu bildiğinizi fark ettirmeden, araya mesaj sıkıştırılmış konuşmalar da çocuğu okumaya yönlendirmede yardımcı olur.


 Kütüphanelere gönderin

Çocukları, sınıf ve okul kütüphanelerinden yararlanmaları için teşvik edin. İyi düzenlenmiş bir sınıf ve okul kütüphanesinde çocuklar, yaşlarına uygun pek çok kitap ve dergi bulacaklardır. Nasıl okuyacağı konusunda çocuğunuza daha iyi yardımcı olabilmek için onun okuldaki durumunu yakından bilen öğretmenleriyle de görüş alışverişinde bulunun. Ortaklaşa yönlendirmeler yapın.


Çocuğunuza okumayı seven arkadaş arayın

Çocuğunuzun okumayı seven bir çevrede yetişmesi, o atmosferi teneffüs etmesi işinizi kolaylaştıracaktır. Bunun için, gerekirse imkânları zorlayarak da olsa ev, okul, sınıf vs. değişikliğine gidin.

Onlara "arkadaş" arayın! Okumayı çok seven insanların çocukluk yıllarına baktığımızda, onları okumaya yönlendiren çevreler içinde, arkadaşların çok önemli bir yeri olduğunu görürüz. Arkadaşlarının ve başkalarının, "Bu çok güzel bir kitap!", "Şu kitabı mutlaka okumalısın!" türü hararetli tavsiyeleri, çocuklarınız üzerinde sizin aynı yöndeki tavsiyelerinizden daha etkileyici olur.

Hikâyeci Mustafa Kutlu, çocuk yaşlarda okumaya Erzurum’da mahallelerine yeni taşınmış bir hâkimin iyi eğitilmiş çocuklarının arkadaşlığı sayesinde başlamış ve bu çocukların kitap sevgisi, ona yeni bir dünyanın kapılarını aralamıştır.


 Her eve bir kütüphane

Evde her şeyden önce bir kütüphaneniz olmalı. Ve bu kütüphaneye vitrininizden daha çok önem vermelisiniz. Kütüphanede de ya çocuğunuzun kitapları için yer ayırmalısınız ya da onun özel bir kitaplığı olmalı. Çocuğun kendisine ait kitapları olması, ona okuma ve kitap sevgisini kazandırmada son derece önemlidir.

Eve alınacak düzeyli, ilgi çekici ve kendini okutan gazete ve dergiler, onları okumanın büyülü dünyasına çeker. Çocuklar için hazırlanmış, onların ilgi alanına hitap eden dergilere de abone olabilirsiniz. Fakat en güzeli çocuğun kendisinin abone olması ya da birlikte gidip alınmasıdır.


Kitap hediye edin

Gittiğiniz yerlere hediye olarak kitap götürebilirsiniz. Bu hediyeleri çocuğunuzun eliyle verebileceğiniz gibi, götürdüğünüz evde çocuklara uzatmak da hoş olacaktır. Yazar İbrahim Ünal’ın güzel bir anısı şöyle: "Okul müdürü iken, müdür yardımcılarımdan birisinin çocuğu sünnet olmuştu. İki adet çocuk kitabı alarak salonda yatan çocuğa bıraktım, geçtim. İkramlardan sonra çıkarken gördüm ki çocuk, kitabın birisini açmış okuyor. O zamanın büyük parası olan 500 TL’ler yastıklara iğnelenmişti; fakat kendisine bakılan para değil, kitaptı."

Bu konuda yapılabilecek en önemli şey, kitap okumanın televizyon izlemekten daha önemli olduğunu hissettirmek ve bunu bizzat uygulamaktır. Sizin televizyonu kapatıp kitap okuyabilmeniz, çocuklarınızın üzerinde büyük etki meydana getirecektir. Bilgisayar için de aynı şey geçerlidir.


Ailece "okuma saati"

Akşamları bir "okuma saatiniz" olsun. Bunu her akşam yapamıyorsanız iki üç akşamda bir yahut haftada bir akşam yapın. Bu okuma saatlerinde, herkes eline bir kitap alıp bir tarafa çekilirken, okumayı bilmeyen küçükler de resimli kitaplara bakabilirler.

Okuma saatinin son on dakikasında herkes okudukları hakkında bilgi verebilir. Böylece karşılıklı bir görüş alışverişi, sohbet havası doğar.

Bu okuma saatlerinde seçkin bir eseri tanıtabilir, uygun gördüğünüz yerleri yüksek sesle okuyabilir veya okutabilir, üzerinde birlikte değerlendirme yapabilirsiniz.

Okuma sırasında veya arkasından küçük ikramlarda bulunabilirsiniz. Günlük programınız ne kadar dolu olursa olsun, eğer planlı hareket ederseniz, böyle güzel bir uygulama için az da olsa vakit bulabilirsiniz. (Okumayı Sevdirme Yolları, Ahmet Maraşlı, Bilge Yayınları)

Ahmet Maraşlı: "Okuyan çocuğun düşünce dünyası zengindir"

"Çocuğumu Nasıl Yönlendirebilirim?" ve "Okumayı Sevdirme Yolları" kitaplarının yazarı eğitimci-yazar Ahmet Maraşlı, "Kitap okuyan ve dinleyen çocukların düşünce dünyaları, normal olarak, diğer çocuklara göre daha zengin olur. Dünyanın en iyi aşçısı da olsa, malzeme olmazsa ne yapsın?" diyor ve ekliyor: "Bir çocuk ne kadar zeki olursa olsun, bilgi ve düşünce kaynağı olan ‘kitap’tan uzaksa; okumayı seven, kendisinden daha az zeki çocukların gerisinde kalmaya mahkûmdur. Çünkü düşünce bilgi ile gelişir; bilginin desteklemediği düşünce yetersiz ya da yüzeysel kalır."

Maraşlı, çocuklara okumayı sevdirme ve onları yönlendirme konusunda pek çok ipucu veriyor. "Sohbet ya da okuma sırasında bazen çocuğa, ‘Yavrum, sözlükte şu kelimenin anlamına bakar mısınız?’ diyerek sözlüğe, imla kılavuzuna, bazen de ansiklopediye veya başka kaynaklara yönlendirebilirsiniz. Yeri geldiğinde bazı atasözü, vecize ve deyimlerin anlamlarına, eğer varsa bunların hikâyelerine kitaplardan bakmalarını istemek ve bunları kullandığınızda, zaman zaman anlamları üzerinde kısa da olsa durmak gerek.

"Çocuktan, kendisinin, yakınlarının ve bazı ünlülerin isimlerinin manasına sözlükten bakmasını ve okumasını isteyebilirsiniz. Araştırmaya yönlendirebileceğiniz çocuk, araştırma alışkanlığı ve tecrübesi yanında çeşitli kitaplarla tanışacak, okuma dünyasının içine yavaş yavaş girecektir."
Ömer Faruk Paksu

17 Ekim 2015 Cumartesi

2014'ten Kareler (2.SINIF)


2014-2015 EĞİTİM&ÖĞRETİM YILI




En Sevilen Ders OYUN:) 19Kasım



Kendin Pişir&Kendin Ye-Hamburger Etkinliğimiz:)  20 Kasım



 Yerli Malı Haftamız 23 Aralık




Psikolog Üstün Dökmen'den Güzel Bir yazı

BUNU MU İSTİYORSUNUZ?

• Çocuğunuz;
– Varsın, bir çivi bile çakamasın…ama, dersleri iyi olsun.
– Varsın, omuzlarda cenaze taşıyanlara bön bön baksın…ama, matematiği düzgün olsun.
– Varsın, evin çalan telefonuna cevap veremesin…ama, notları yüksek olsun.
– Varsın, eve gelen misafirlerinizle üç kelime konuşamasın…ama, fen lisesine gitmiş olsun.
– Varsın, ağlayan bir çocuk görünce ona gülsün…ama, sınıfın birincisi olsun.
– Varsın,kendisinin fazladan harçlığı olduğu halde; kantinden simit alamayan çocuklarla alay etsin…ama, öğretmenlerinin gözdesi olsun.
– Varsın, başını okşayıp hatırını soran bir yetişkine dönüp; “ Ya siz nasılsınız efendim…” diyemesin…ama, yabancı dili mükemmel olsun.
– Varsın, oyun arkadaşları olmasın…ama, sınavlarda “on” çeksin.
– Varsın;
– Taziye nedir,bilmesin,
– Başın sağ olsun ne demek, anlamasın,
– Geçmiş olsun kime denir,niçin denir, haberi olmasın,
– Uğurlar olsun, ne anlama gelir farkında olmasın,
– Ama… karneleri süper olsun.
– Evet…varsın, tek dostu olmasın…ama, iyi gelir getiren bir mesleği olsun…öyle mi…

• Bu çocuğu bu hale nasıl mı getirdiniz:
– Bandı üç ay geriye sararak, çocuğunuzla “nelerden ibaret” olan iletişiminizi dinlemek ister misiniz;
– “Oğlum, çıkar üstünü-başını…doğru derslerinin başına…
– Kızım, öğrenemedin gitti şu işi…hafta içi sokak-mokak yasak…
– Ne gezmesi…sen önce ödevlerini bitir.
– Oyun mu…gelmeyeyim yanına…
– Geçen dönemin berbat karnesini unuttuğumu sanma…
– Birazdan tek tek bakacağım ödevlerine…
– Yavrum, bıktım ama her akşam ders çalış demekten…
– Şu odanın hali ne küçük bey…
– Hayır efendim…siz de ana-baba olunca her akşam bol bol televizyon izlersiniz…
– Haftaya veli toplantısı var biliyorsun değil mi küçük hanım…
– Çocuklar…kesin şamatayı da elime sopa almayayım…

• Çocuğunuzla bilmem ama,bu tarzınızla kimseyle iletişim kuramazsınız.
• Mesela, çocuğunuz hakkında şunları hiç merak ettiniz mi:
– Elinin neye yatkın olduğunu,
– Gönlünün neler arzuladığını,
– Dilinin neye uyumlu olduğunu,
– Gözlerinin zevkini,
– Hangi oyunlardan hoşlandığını,
– Neleri “merak” ettiğini,
– Arkadaşları ile en çok hangi oyunları oynadıklarını,
– Hangi oyunlarda başarılı olduğunu,
– Futbolla ilgisini, basketle arasını, satrançla havasını…hiç merak ettiniz mi acaba.
– Bisiklet sürmeyi öğrenip öğrenmediğini,
– Resim dersiyle ilgisini,
– Müzikle arasını…hiç mi sormadınız…

• Öyleyse çocuğunuzla:
– Ayağı yere basan bir iletişim kuramazsınız.
– Her sözünüze tepkili olması,
– Lafı ağzınıza tıkaması,
– Bazen de sizi terslemesi,
– Hayallerinizin suya düşmesi…hep bundandır…canım kardeşim.
ÜSTÜN DÖKMEN